Yapı Bilgi Modellemesi (BIM) artık mimari tasarımda kağıt ve kalem kadar yaygın ve büyümeye de devam ediyor. 2019’da 5,2 milyar ABD doları olan BIM yazılım pazarının küresel değeri, 2027 yılına kadar neredeyse üç katına çıkarak, 15 milyar ABD dolarına ulaşacak. BIM, inşaat sektöründeki 40 yılı aşan devrimini şimdiden kutluyor olsa da birçok mimar, onun tam potansiyelinden yararlanmaya ve BIM’in tarihi yazılmaya daha yeni başlıyor.
Yazılım lideri Autodesk, BIM’i “mimarlık, mühendislik ve inşaat (AEC) uzmanlarına; binaları ve altyapıyı daha verimli planlamak, tasarlamak, inşa etmek ve yönetmek için içgörü ve araçlar sağlayan, akıllı bir 3D model tabanlı süreç” olarak tanımlıyor.
2020 itibariyle, her türden ekibin, farklı tasarım ihtiyaçlarını karşılamak için yüzlerce BIM aracı mevcuttur. Peki, bu vazgeçilmez araç tam olarak nasıl ortaya çıktı ve piyasalara hakim oldu? Evrimi -bildiğimiz haliyle- mimariyi sürekli değiştiren BIM’in tarihine için kısa bir bakış…
1970’ler: Mimaride Devrim Yapacak Bir Araç
BIM’in arkasındaki teknolojiler -bilgisayar bilimi araştırmalarına paralel olarak- 50 yılı aşkın bir süredir gelişmektedir. 1970’ler ve 1980’ler, bilgisayar ve yazılım geliştirmede çığır açan on yıllar oldu. Bu nedenle, BIM’in tarihinin bu yıllarda başlaması sürpriz değil.
1975 yılında ABD’li Profesör Charles M. Eastman “Tasarımda Çizimler Yerine Bilgisayarların Kullanımı” başlıklı bir makale yayınladı. Prof. Eastman; haritalar, cepheler, perspektifler ve kesitler hakkındaki bilgilerin aynı belgede birleştirildiği ve tek bir değişikliğin her şeyi değiştirdiği bir araca sahip olmanın ne kadar devrimsel olacağını savundu.
Bu yayının adından da anlaşılacağı gibi; BIM’in inşaat ve tasarım çevreleri tarafından genel kabul görmesinden önceki norm, iki boyutlu bilgisayar çizimleri ve hatta elle çizilmiş modellerdi.
1970’ler ve 1980’lerde geliştirilen RUCAPS (Riyadh Üniversitesi Bilgisayar Destekli Üretim Sistemi), akademik çevreler tarafından BIM’in tarihi için başlangıç yazılımı olarak kabul edilmektedir.
Bununla birlikte, BIM’in gelişimini tek bir araştırmacıya veya bir ulusa mal etmek mümkün değildir. Bu on yıllar boyunca, bu araç, İki Boyutlu Bilgisayar Destekli Tasarım (CAD) iş akışlarını altüst edecek mükemmel mimari yazılım çözümünü oluşturmak için Batılı ülkeler ve Sovyet Bloku arasındaki rekabet nedeniyle gelişti.
2000’ler ve günümüz: Dijital Yerli Tasarım Çağı
2000’li yılların başında yazılım patladığında ve tüm sektörlere sızmaya başladığında; bu durum, BIM teknolojilerinin olgunlaşmasına ve ana akım adaptasyonuna yol açtı. Bu on yıllarda BIM’in önemi, sadece bir tasarım aracı olarak değil; aynı zamanda kusursuz bir iş birliği kolaylaştırıcısı olarak da arttı.
Özellikle 2010’lardan bu yana, BIM için yeni bir paradigma yapım aşamasındadır. Yapay zeka ve otomasyon gelişmeleri sayesinde 3D baskı, prefabrikasyon, AR veya VR gibi teknolojilerle entegrasyon; BIM’in sınırlarını ve potansiyellerini yeni bir seviyeye taşımaya devam ediyor.
Bugün BIM, mimarlık eğitiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Yeterince anlaşıldığında ve doğru kullanıldığında BIM; giriş seviyesindeki bir tasarımcının, programın arayüzü ve konseptleri konusunda çok şey bilmeyen ama deneyimli bir mimardan daha fazla iş üretmesini sağlar. Böylece, geleceğin mimarları ve inşaat profesyonelleri, sektörlerini BIM ile yeni olanaklar çağına sokuyorlar.
Gelecek: Sırada Ne Var
BIM’in tarihi içindeki ilk prototipleri, bilgisayar destekli tasarım (CAD) aracı işlevine odaklanırken; 21. yüzyılda BIM, bir çizim yazılımından çok daha fazlasıdır. Gerçekten de inşaat topluluğu; şantiye operasyonları, araştırma ve hatta tesis yönetimi gibi -tasarım dışındaki- inşaat aşamalarında sayısız faydasını yeni yeni hesaba katmaya başlıyor.
Gelecekte BIM, diğer otomasyon araçlarıyla birlikte çalışabilirliğinin artması yardımıyla; bir binanın yaşam döngüsünün tüm aşamalarını optimize etmek için bir hepsi-bir-arada iş birliği aracı olarak gelişmeye devam edecek.