İnsanların 12.000 yıl önce, Türkiye’nin güneydoğusunda, mimarlığın ilk örneklerini inşa etmesinden bu yana, bu tasarım ve plan sanatı her zaman zamanın ruhunu yakalamak için eşsiz bir yeteneğe sahip olageldi. Mimarinin gelişimi küresel ekonominin dönüşümüne bağlı olsa da insanların ev inşa etme biçimleri hiçbir zaman demografik değişiklikleri, en önemli endişeleri ve istekleri yansıtmakta başarısız olmaz. Hızlı kentleşmenin, doruğa çıkan çevresel kaygıların ve kuşak çatışmalarının getirdiği kültürel değişimin ardından, 2020’de gördüğümüz mimari trendler de buna bir istisna değildi.
Bu dinamiklerin etkisiyle mimarlık, 2020’de de aşağıdaki trendlerle zamanının ruhunu (zeitgeist) yakalamaya devam etti.
Öze Dönüş
Ortalama bir akıllı telefon kullanıcısı her gün 34 GB bilgi tüketiyor. Günlük etkileşim seviyeleri ve aşırı bilgi yükü modern yaşamları zorladıkça, birçok insan daha basit bir yaşama özlem duyuyor. Bu yüzden, tasarım dünyasında minimalizmin hızlı yükselişi bir tesadüf değildir ve mimari trendler de bu yolu izler.
2020’de olduğu gibi sonrasında da çoğunlukla beyaz ve bej rengin hakimiyetini, yanı sıra basit formların kullanıldığı temiz ve zahmetsiz tasarımları görmeye devam edeceğiz. Elbette bazı minimalist mimarlar, hala, tasarımlarına bir renk patlaması, ara sıra avangart bir dokunuş veya -birçok tasarımcıya göre abartılı sayılabilecek- süslü detaylar eklemeyi tercih etmeyi sürdürdü, sürdürürecek.
Yine 2020’de, birçok mimari proje, hem ekonomik hem de çevresel etkiyi en aza indirmeyi düstur edinmeye devam etti.
Doğa ile Bağ Kurma
Sürdürülebilirlik, dünya çapında milyonlarca insan için en önemli endişe kaynağıdır. Her yerde hızlı kentleşme ve giderek artan dijital yaşamlarla birlikte doğaya duyulan değer ve özlem de artıyor.
Bağlantının kesilmesi ve daha yeşil yaşamlar sürdürme arzusunun birleşimi, modern yaşamları doğa ile yeniden birleştirmeyi amaçlayan, sürekli büyüyen bir mimarlık temasında kendini gösterdi.
Bunun etkisiyle, 2020’de binalar, dikey bahçeler, yeşil çatılar veya tekil yaşayan bitkiler gibi daha fazla biyofilik tasarım unsurunu içermeyi sürdürdü.
Birçok sahipsiz bahçe ve açık alan tekrar revaçta hale geldi: Özellikle kentlerde, açık alanların, verandaların, terasların ve bahçe dekorasyonlarının artan popülaritesi, yeşil bir mola için artan ihtiyacı kanıtlar nitelikteydi.
Çok İşlevli Mekanlar
İnsanların geniş bir çevreye sahip bir banliyöde, kocaman evlerde, yaşamayı hayal ettikleri günler geride kaldı. Tüm dünyada şehirler en parlak günlerini yaşarken, banliyöler eskisi kadar sevilmiyor.
Özellikle Y Kuşağı ve Z Kuşağı gibi daha genç kuşaklar şehirleri çok seviyorlar; profesyonel ve ekonomik fırsatları kovalamak için şehir merkezlerine taşınmaya devam ediyorlar. Buna ek olarak, çoğu gelişmiş ekonomide aileler de küçülüyor.
Şehir merkezlerindeki yüksek emlak fiyatları ve yükselen minimalizm hayranlığı, birden fazla amaca uygun mekanlara hem ihtiyacı hem de eğilimi artırdı.
Konutlarda bu ihtiyaç, aynı alanın hem mutfak hem oturma odası hem de uzaktan çalışma için bir istasyon olması gerekebileceği anlamını taşıyor. Mimarlar, bol miktarda depolama alanına, doğru ışık kullanımına ve daha akıllı düzenlemelere sahip mekanlar tasarlayarak, bu yaratıcı zorluklarla mücadele etmekte.
Ultra Yüksek Teknolojili Binalar
Kişinin çevresiyle bağlantısını kesme ve daha anlamlı etkileşimler kurma arzusu, toplumların, teknolojinin kendilerine sunduğu armağanları unutacakları anlamına gelmez.
2020’de milyonlarca bina, içlerindeki yaşamı kolaylaştırmak için çeşitli çözümlerle kendini donattı. Ancak bu yeni teknolojiler, hayatları daha da zorlamak ve karmaşıklaştırmak yerine, yaşamı daha sorunsuz hale getirecek yöndeydi.
Nesnelerin İnterneti (IoT), binaları optimize etmeyi ve kişiselleştirmeyi, elektrik faturalarını azaltmayı, gıda israfını durdurmayı veya tesisat sorunlarını doğru şekilde sınıflandırmayı sürdürdü. Aynı şekilde, özelleştirilebilir giriş ve geçiş çözümleri, konut sakinlerinin -mümkün olan en uygun şekilde- güvende kalmasını sağladı.
Sonuçta, atalarımızın 12.000 yıl önce bilinen ilk yapıları inşa edişinden bu yana, insanın kendini güvende ve rahat hissetme dürtüsü sürdü. Mimari trendler her zaman yeniliğe yön verecek.