Yapı Bilgi Modellemesi (BIM) artık mimari tasarımda kağıt ve kalem kadar yaygın ve büyümeye de devam ediyor. 2019'da 5,2 milyar ABD doları olan BIM yazılım pazarının küresel değeri, 2027 yılına kadar neredeyse üç katına çıkarak, 15 milyar ABD dolarına ulaşacak. Ancak BIM'in tarihi daha yeni başlıyor.
1960'larda ilk prototiplerinin kullanımından bu yana, Yapı Bilgi Modellemesi (BIM) teknolojileri, mimari tasarımın temel unsurları haline gelmiştir.
Son elli yıldır gelişmekte olan Yapı Bilgi Modellemesi (BIM), inşaat sürecinde maliyetleri ve zaman kaybını ne denli azalttığı konusunda birçok övgü kazandı. Ancak daha verimli projelere ek olarak BIM, herhangi bir endüstrinin en önemli kaynağı olan insan hayatını ve sağlığı kurtarmak için devreye girebilir.
Yapı Bilgi Modellemesi (BIM), 1970'lerde, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki, Batı Avrupa'daki ve Sovyet Bloğu'ndaki tasarım yenilikçilerinin mimariyi altüst etmek amacıyla bir yazılım çözümü oluşturma konusundaki rekabetiyle başladı. Gelişmeye ve kendini optimize etmeye devam eden bu teknoloji sayesinde modern mimari, 20. yüzyılın sonlarında mini bir rönesans yaşadı.
"BIM" kısaltmasını okuduktan sonra, genellikle dijital bir modelde ürünlerin üç boyutlu haritalanması akla gelir. Ancak bundan çok daha fazlası var: BIM ile mimarlar ve planlamacılar, bina tasarımıyla ilgili her türlü bilgiyi yönetebilir ve süreçleri sanal şekilde temsil edebilir; böylece verileri doğru zamanda ve doğru ölçüde kullanılabilir hale getirebilir.
Yapı bilgi modellemesinin (BIM) bir yazılım olmadığı, uzun yıllar bir mantra gibi tekrarlanan ve artık bilinen bir gerçektir. Bununla birlikte BIM, pratik formunda bir BIM (etkinleştirilmiş) yazılımı kullanılarak yürütüldüğünden; BIM yazılımı konusu da önemlidir.
Her binanın ilk önce sadece bir kalem ve bir parça kağıt ile başladığı günler çok değil, birkaç on yıl önceydi. Mimarlar, yüzlerce santimetre uzunlukta bir tuval oluşturmak için birbirine bantlanmış kağıt tabakalar üzerine çizim yaparak dev binalar tasarladılar.
Yapay zeka (AI) ile ilgili yeni yeni konuşuluyor gibi gelse de bu konsept 60 yıldan fazla bir süredir var. "Yapay Zekanın Babası" olarak bilinen Amerikalı bilgisayar bilimci John McCarthy, 1950'lerde "yapay zeka" terimini icat etti ve Birleşik Devletler'deki araştırmacıları -denklemleri ve teoremleri işlemek için- bilgisayar öğrenimini araştırmaya yönlendirdi.