Yeni nesiller yeni çözümler ister.
Demografik değişimden doğan ihtiyaçları anlayın.
Tasarım ve mimarlık yazarı Allison Arieff, New York Times için kaleme aldığı, 2018 tarihli yazısında "Bütün kadın mimarlar nerede?" diye sormuş ve eklemişti; “Mimarlık öğrencilerinin neredeyse yarısı kadın. Mezun olduktan sonra neden bu kadar az kişi sektöre bağlı kalıyor?"
COVID-19'un küresel yayılımı asimetrik oldu: Yeni Zelanda veya Hong Kong gibi bazı ülkeler, 2020'nin ortasına kadar vakaları önemli ölçüde azaltmayı başardı; bazıları ise ikinci dalgayla karşılaşmaktaydı. Bu arada, Amerika Birleşik Devletleri gibi büyük ve adem-i merkeziyetçi ülkeler, viral yoğunluğun kalabalık şehirlerden taşra bölgelerine kaydığını gördü.
İnsanlık sayısız istisnai problemle karşı karşıyadır. İklim bilimciler, demograflar ve kalkınma ekonomistleri uzun zamandır dünyayı bunlar hakkında uyarıyordu: Artan sıcaklıkların, savunmasız toplumları halihazırda etkilemesiyle görülüyor ki iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınmanın önündeki en büyük tehdittir.
Mimarinin gelişimi küresel ekonominin dönüşümüne bağlı olsa da insanların ev inşa etme biçimleri hiçbir zaman demografik değişiklikleri, en önemli endişeleri ve istekleri yansıtmakta başarısız olmaz. Hızlı kentleşmenin, doruğa çıkan çevresel kaygıların ve kuşak çatışmalarının getirdiği kültürel değişimin ardından, 2020'de gördüğümüz mimari trendler de buna bir istisna değildi.
Kapı kolları, özellikle ofislerde, hastanelerde veya eğitim kurumları gibi kamusal alanlarda günlük yaşamın en çok dokunulan öğeleri arasındadır. Bu yerlerdeki insan trafiğinin yoğunluğu, kişilerin kapı kollarına büyük miktarda zararlı bakteriyi veya virüsü bırakabileceği anlamına geliyor.