Seller, en yaygın ve yıkıcı doğal afetler arasındadır. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 1987 ve 2017 yılları arasında, dünya çapında 2 milyardan fazla insan sellerden etkilendi. İklim değişikliği nedeniyle sellerin sıklığı ve yoğunluğu artmaya devam ederken; sele dayanıklı mimarinin önemi giderek artıyor.
COVID-19'un küresel yayılımı asimetrik oldu: Yeni Zelanda veya Hong Kong gibi bazı ülkeler, 2020'nin ortasına kadar vakaları önemli ölçüde azaltmayı başardı; bazıları ise ikinci dalgayla karşılaşmaktaydı. Bu arada, Amerika Birleşik Devletleri gibi büyük ve adem-i merkeziyetçi ülkeler, viral yoğunluğun kalabalık şehirlerden taşra bölgelerine kaydığını gördü.
2020 yılına COVID-19 salgını damgasını vurdu. İnşaat sektörü de salgınla mücadele için alınan önlemlerden etkilendi. Geçtiğimiz yıl, pek çok ülkede, şantiyeler kısmen veya tamamen kapatılmıştı ve işler mümkün olduğu ölçüde evden gerçekleştirilmişti.
2010'lar, dünya çapında mimarlık için anıtsal denebilecek bir on yılı ifade ediyor. Batı dünyası, 2008'deki durgunluktan yavaş yavaş kurtulur ve çevresel kaygılar hızlanırken; birçok proje minimalist ve içe dönük bir yol izlediği görüldü.
Mimarinin gelişimi küresel ekonominin dönüşümüne bağlı olsa da insanların ev inşa etme biçimleri hiçbir zaman demografik değişiklikleri, en önemli endişeleri ve istekleri yansıtmakta başarısız olmaz. Hızlı kentleşmenin, doruğa çıkan çevresel kaygıların ve kuşak çatışmalarının getirdiği kültürel değişimin ardından, 2020'de gördüğümüz mimari trendler de buna bir istisna değildi.
Atalarımız kendilerini koruma içgüdüsünün etkisi ile her zaman eşyalarını güvenceye almanın yollarını aradılar. Arkeologlar, Eski Mısırlılar'ın, yaklaşık 4000 yıl önce ip veya başka malzemelerle basit düğümler yaparak ilk kilidi icat ettiğine inanıyor. Bu icat, tamamen ahşaptan yapılmış pimli bir kilitti.
Ateş, insanlar için mevcut olan en güçlü kaynaklardan biridir. Medeniyetler, ancak, atalarımız yaklaşık 400.000 yıl önce ateşi ehlileştirmeyi öğrendikten sonra büyümeye başladı. Bu gelişme, insan yerleşimlerinin daha soğuk bölgelere taşınmasını, insanların yemek pişirmesini ve daha kaliteli bir yaşam sürmesini sağladı.
Kapı kolları, özellikle ofislerde, hastanelerde veya eğitim kurumları gibi kamusal alanlarda günlük yaşamın en çok dokunulan öğeleri arasındadır. Bu yerlerdeki insan trafiğinin yoğunluğu, kişilerin kapı kollarına büyük miktarda zararlı bakteriyi veya virüsü bırakabileceği anlamına geliyor.